Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ekonomik Çeşitlilik Endeksi

Bugünkü konumuz, ekonometride inovasyon... Buyrun: "Bir ülkenin zenginliği, o ülkenin kollektif bilgisine bağlıdır." Atasözü gibi oldu. Bir ülkenin, doğal kaynak ihracından (petrol, kömür, elmas gibi) sağladığı gelir dışında, bizzat ürettiği mal/ürün çeşidi ne kadar çoksa, milli geliri (zenginliği) o kadar çok oluyor. Eğer sen, basit ve orta teknoloji ürünleri satıyorsan, orta hallisin. Eğer yüksek teknoloji satıyorsan, daha zenginsin. Kuru incir ve fındıktan sağladığın gelir ile uçak motoru ve kompleks elektronikten sağladığın gelir farklı. Bu "herkesin bildiği" (?) şeyi ekonometrik (ekonomi+matematik) olarak hesapladılar: Harvard Üniversitesi Uluslararası Kalkınma Merkezi Başkanı Ricardo Hausmann ve MIT Media Lab'den Cesar Hidalgo. 27 Ekim günü, "Atlas of Economic Complexity"i yayınladılar. Başlıktaki "kompleks" kelimesi, ekonomik üretim çeşitliliği anlamına geliyor. 364 sayfalık kitapta 128 ülkenin ekonomik çıktılar

There is no Tomorrow

Resim
Osho'dan bir şeyler okumuştum. Yaşamı algılayış biçimini biraz biliyorum. Dedikleri içimizle biraz biraz yakınlık gösteriyor gibi... Geçmişe ait üzüntü ve pişmanlıklarımız sırtımızdaki yük gibidir. Zihnimizi rahat bırakmazlar. Anı yaşarken geçmişimizi düşleriz. Gelecek ise hiç bir zaman gelmez, fakat beklentiler içinde onlar da sürekli zihinlerimizde bir yerdeler. Adete bir virüs gibi... Şimdiki zamana ait algı ve düşüncelerimizin önüne geçerek zihnimizi kemirirler. Kendimizi, insanlar tarafından onaylanması gereken, etrafına mükemmel gözüken bir masal kahramanı gibi çekici, güçlü, cesur, güzel, sevimli, şirin, tatlı........ olarak görmeyi bıraktığımızda, -sanırım- bu kaygılardan sıyrılabileceğiz. Belkide ancak o zaman yaşamımızdan haz alacağız.

Fabrizio De Andrè - Il Testamento di Tito

Resim
Non avrai altro Dio all'infuori di me, spesso mi ha fatto pensare: genti diverse venute dall'est dicevan che in fondo era uguale. Credevano a un altro diverso da te e non mi hanno fatto del male. Credevano a un altro diverso da te e non mi hanno fatto del male. Non nominare il nome di Dio, non nominarlo invano. Con un coltello piantato nel fianco gridai la mia pena e il suo nome: ma forse era stanco, forse troppo occupato, e non ascoltò il mio dolore. Ma forse era stanco, forse troppo lontano, davvero lo nominai invano. Onora il padre, onora la madre e onora anche il loro bastone, bacia la mano che ruppe il tuo naso perché le chiedevi un boccone: quando a mio padre si fermò il cuore non ho provato dolore. Quanto a mio padre si fermò il cuore non ho provato dolore. Ricorda di santificare le feste. Facile per noi ladroni entrare nei templi che riguargitan salmi di schiavi e dei loro padroni se

e-ticaret hacmi

Resim

Hepsiburada e-ticaret raporu

Hepsiburada için Özetle 2010 : 2010 yılında müşterilerimiz en çok elektronik ürünler, oto aksesuar ürünleri, ofis kırtasiye, kitap ve filmin yanı sıra sağlık güzellik ve giyim ürünleri satın aldı. Yaptığımız incelemeler kadınların çocukları için daha çok alışveriş yaptığını gösteriyor. Kadın üyelerimizin yaptığı bebek-çocuk alışverişi,   kendileri için yaptıkları giyim ayakkabı ve aksesuar alışverişinden önde geliyor. Hem cep telefonu alışverişinde hem de kontör alışverişinde erkekler, kadınları çok geride bırakıyor. Sanılanın aksine erkekler oyun/oyun konsollarından çok kozmetik ürünleri satın alıyor. 2010 yılını daha çok evde oturarak geçirdik. Çünkü rapora göre en fazla satılan ürünler, kitap, film, tv, ev sinema sistemi ve hobi ürünleri ile oyunlardır. İnterneti artık daha çok seviyoruz. Geçen yıla oranla internet sitelerinde kalma süresi 2 kat arttı. Geçen yıl 5 dakika olan süre, 2010 yılında 10 dakikaya çıktı. Son teknolojiye çok meraklıyız ve hemen alıp kullanı
BKM (Bankalararası Kart Merkezi) verisine göre sadece 2011 ocak ayında yerli kartla ile sanal poslarda yapılan işlem 9.764.404 adet.Yurtdışı kullanımında ise 1.006.980 adet olarak gerçekleşmiş.Yapılan işlem tutarlarında ise yurtiçi oranı 1.693.950 TL iken yurtdışı kullanımı 113.600 TL.’sı olarak kayıtlara geçmiş. (2010 total pos banka kartı işlem adedi: 219.972.510  -7.777milyonTL-)
Resim
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından ‘2011 Yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’ isimli çalışmanın sonuçları yayınlandı. 26 tablodan oluşan araştırma bireylerin bilgisayar ve internet kullanım oranlarından tutun da internet üzerinden alışveriş gibi kişisel kullanım amaçları hakkında önemli bilgiler veriyor. Yaklaşık 40 bin kişi ile yapılan görüşmeye göre; -          Bireylerin bilgisayar ve internet kullanım oranı toplamda % 45,0 -          Türkiye’nin %42,9’unun internet erişimi var. -          İnternet erişim imkanı olan hanelerde kullanılan genişbant bağlantı türü Türkiye genelinde %91,5 oranında -          Yaş grubu, eğitim ve işgücü durumuna göre bilgisayar kullanım oranı: 16-24 yaş: % 67,7 25-34 yaş: % 57,1 35-44 yaş: % 41,7 45-54 yaş: %24,1 55-64 yaş: % 11,2 65-74 yaş: % 3,0 Bilgisayar kullanan bireylerin bilgisayarda yaptığı işlemler: Dosya / klasör kopyalama veya taşıma: % 77,1 Bir belgedeki bilgiyi, kopyala-yapıştı

Türkiye'de Özel Alışveriş Pazarı Ne Durumda?

eMarketer’ın son yayınladığı rapora göre ABD’de özel alışveriş siteleri arasında en çok ziyaret edilenler Beyond the Rack dışında, Amazon’un alt kategorisi olan My Habit ve eBay’in alt kategorisi olan Fashion Vault olarak ortaya çıkmış. E-ticaret sektörünün büyük oyuncuları bu iş modelinde de ciddi bir paya sahip olmuşlar. Türkiye’de de yakın zaman önce Gittigidiyor ana sayfasını yenileyip Günün Fırsatı bölümünü daha görünür hale getirmiş ve Şehir İndirimleri bölümü altında günlük indirim kuponlarına yer vemişti. Hepsiburada ise Hepsi1000GO alt bölümünü yaratmış, fakat bu yaz itibariyle faaliyetini askıya alıp grup şirketi olan Daybuyday ile bir işbirliğine gitmeyi tercih etmişti. Peki Türkiye’deki özel alışveriş sektöründe son durum ne? 1V1Y: Sektördeki en yeni site olan isminin uzun hali ile Bir Varmış Bir Yokmuş; perakende alanda çok önemli firmaların bir araya gelerek oluşturduğu bir ortak İnternet alışveriş platformu. Hem sezon ürünlerinin hem de özel alışveriş konseptinde

e-ticaret bölümü hangi rapor türlerini içerir?

Genel Bakış: Rapor sitenizdeki e-ticaret etkinliğine bir genel bakış sunar. Gelir, satın almaların değeridir. Dönüşüm Oranı, bir satın alma ile sonuçlanan ziyaretlerin yüzdesidir. İşlemler, satın alma siparişlerinin sayısıdır ve Ortalama Sipariş Değeri bu satın almaların her birinden elde edilen ortalama gelirdir. Satın Alınan Ürünler, kaç tane farklı ürünün (SKU'nun) satıldığını gösterir. Toplam Gelir: Gelir, satın almaların sayısı ve ortalama satın alma geliri ile belirlenir. Gelirinizi en üst düzeye çıkarmak için uygulayabileceğiniz bazı önemli adımlar şunladır: Satın alma hedefli reklam verin ve etkili reklamlar yazın (bkz. Trafik Kaynakları raporları) Açılış sayfalarınızın, reklamlarınızda söz verdiğiniz bilgileri, hizmetleri ya da ürünleri gösterdiğinden emin olun (hemen çıkma oranlarını en aza indirmek için İçerik raporlarını inceleyin) Dönüşüm hunilerinizi, çıkış işlemini tamamlamadan sayfadan çıkan potansiyel müşteri sayısını azaltmak üzere basitleştiri

BKM Raporu: e-ticaret hacmi

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) 2011 yılının ilk 3 ayına ışık tutan e-ticaret kullanım verilerini açıkladı. E-ticaret sitelerinde kredi kartı işlemlerinin %40 oranında arttığını gösteren rapor sektörün geleceğine dair umut veriyor. BKM verilerine göre 2011 ′ in ilk 3 aylık döneminde yerli ve yabancı kredi kartları ile elektronik ticaret sitelerinden yaptığımız harcamaların işlem adedi 28 milyonu geçmiş. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %40 ′ lık bir artışı gösteren bu gelişme, e-ticaret cirosunu da %45 oranında arttırarak 4.8 milyar TL‘ye yükseltmiş. E-ticaret siteleri üzerinden alışveriş yapanlar işlem başına ortalama 172 TL gibi yüksek bir rakam ödemiş ve dakikada ortalama 217 işlem yapılmış. 2010 ′ un 3. çeyreğine benzer pozitif bir tabloyla karşılaştığımız sonuçlara göre hizmet sektörü en çok harcama yapılan kategoriyi oluşturuyor. Hizmet sektörünü takip eden kategoriler ise havayolları, elektronik eşya ve bilgisayar. Hizmet sektörü, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre
‎ ''Herkes birbirinin çaresizliğinin kapanıdır. Birinin vücudu, diğerinin parasını tuzağa düşürür. Ya da tersi olur. Birinin imkanları, diğerinin hayallerini. Herkes birbirinin çaresizliğini kullanır aslında. Kapana kıstırdığını sandığının kapanına kısılmış olduğunu anlarsın kimi zaman. İnan, hayatın, ders vermeye bile vakti yoktur. "Hayat dersi" dedikleri, iş işten geçmeden bunların farkına varmaktır yalnızca. Hem unutma; bazen kötü bir yol, insanı iyi bir sona ulaştırabilir.'' üç aynalı kırk oda- M.Mungan

Şaşırdım Kaldım İşte

Sözde senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla... Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla... ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla Yüreğimin başına noktalarla Hatlarla Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla Sözde senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla... Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle Öldür bendeki beni Sonra dirilt kendinle! Çarpsan kara sevdayı en azından yüzbinle Nasıl bağlandığımı anlarsın kendinle Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle Ama her defasında geri döndüm seninle Hangi düğüm çözülür nazla sitemle kinle Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle Şaşırdım kaldım işte bilmem ki n'êmsin? Bazen kız kardeşimsin... Bazen öpöz annemsin Sultanımsın susunca konuşunca kölemsin Eksilmeyen çilemsin Orda ufuk çizgim burda yanım yönensin Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin Çaresizlm çaremsin Şaşırdım kaldım işt
Bazi insanlar varliklari olduklari gibi gorur ve sorarlar ; " Neden?" Bense hicbir zaman varolmayanlarin hayalini kurar ve sorarim : " Neden olmasin?" - George B. Shaw

Gençlik

Mavi duman, bir bilek damarı gibi kabartılı ve sıcak, dudaklarımdan çıktı. Kırılan neşemin son vidası, bir hayat hızıyla yerine yerleşmişti. Mesuttum. İnsanları sevmek, şehrin yanan elektriklerine karışmış sarı altın kuşlar avlamak, birine merhaba demek, biraz ilerdekinin güzel parmaklarını avuçlarıma almak... -Aaa, herif deli midir, nedir? Şakrak kızlardı... Her taraflarında bir kenar mahalle kokusu vardı. Lehçeleri derli toplu, aksantonikli idi. İki arkadaştılar. Güneşten yanmıştılar, dirseklerinin yukarısında sıkılmış yaz kostümlerinin içinde buram buram terli aşk ve güneş fışkırtıyorlardı. Yukarıdaki, "Aaa, herif deli midir, nedir?" cümlesini söyleyenin yüzüne, yine gayri şuuri aşkımla gülmüş olacağım ki, kendini tutamadı. Tatlı tatlı sırıttı. Cesaret aldım; peşlerine düştüm. Hızlı yürüyorlardı. Yetişmek için güçlük çekiyordum. Arasıra dönüp bakıyorlardı. Servet-i Fünun mısraları ile dolu, kurunuvustai fedakarlıklar yapacak gibiydim. Ne söyleyebilirdim? Birkaç defa ces
Sözde "Arap baharı"  devrim diye tarif ediliyor. Üretimin, kalkınmanın, çağdaşlaşmanın olmadığı yerde, bahar  olur mu? -Bu olsa olsa  yalancı bahardır. Dilerim Afrika halkı vatanının kaynaklarından  yararlanır ve çağdaşlaşma yolunda güçlü adımlar atmayı başarır.

Kördüğümlerimizi çözmeliyiz

Herkesin birikmiş duyguları, buruşmuş hüznü var. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü çökertmek için oluşturulmuş bir grup faaliyet 30 senedir farklı organlarca yürütülüyor. Bunu artık anlamayan kalmadı herhalde... 8000 yıllık tarih boyunca hemen hemen 4000 senedir doğunun egemen gücü olmuş Türklerin kurduğu organizasyonlarda(cumhurbaşkanlığı amblemimizde bulunan 16 yıldız Türk milletinin kurduğu devletlerin sembolüdür, ortada ki büyük yıldız ise Türkiye Cumhuriyeti’dir.) birlik içinde yaşadığımız birçok ırktan biri olan Kürt nüfusu bugün, çıkar çatışması adı altında kullanılıyor. Senaryoyu belirleyen organlarca finanse ediliyor ve askerlerimizi katleden operasyonlarla  vaad edileni istemekte direniyorlar. Halbuki söylenen vaadler zamanında asırlarca birlikte yaşadığımız Ermeniler’e verilen sözler gibi boştur. Avrupa, Rusya vb.. yabancı ve uzak ülkelerde nüfusu olan Ermeniler lobi faaliyetleriyle kullanılarak halkın Türklere karşı kışkırtılması sağlanacak, bu sayede Türkleri içten yıkacak b

ilginç çalışmalar

http://www.designaside.com/10992/arte/lorenzo-duran
15 styles of Distorted Thinking Filtering: You take the negative details and magnify them while filtering out all positive aspects of a situation. Polarized Thinking: Things are black or white, good or bad. You have to be perfect or you're a failure. There is no middle ground. Overgeneralization: You come to a general conclusion based on a single incident or piece of evidence. If something bad happens once you expect it to happen over and over again. Mind Reading:   Without their saying so, you know what people are feeling and why they act the way they do. In particular, you are able to divine how people are feeling toward you. Castastrophizing: You expect disaster. you notice or hear about a problem and start "what if's". What if tragedy strikes? What if it happens to you?" Personalization: Thinking that everything people do or say is some kind of reaction to you. You also compare yourself to others, trying to determine who's smarter, be
http://www.deluxetemplates.net/ http://btemplates.com/ http://templatesblock.com/ Web-sitelerinde blog sayfasını geliştirmek isteyen, farklı ara yüzler arayan ve özellikle domain hakkını satın alarak internet üzerinden hizmet ya da ürün sunacak şirketler, kişiler  için çeşitli ara yüzler var.

Beklentiler geçidi: "Hoşgeldiniz çocuklar!"

 Her insanın yaşamında bir takım beklentiler vardır. Çocukluğumuz ile başlar beklentilerimiz. İlk olarak, sevigi ve şevkat ile kucaklanırız. Hayatımız boyunca yaptığımız sosyal seçimlerimizde benzer tatlılıkta kucaklanmak isteriz. Çoğu insan belki de sevilmeyi ve saygı görmeyi beklerken kaçırır: yeşerebilecek bir tohumu...  Beklenti olumsuz bir kelimedir. Bence, bu kelime hastalıklı bir duygunun dilimizdeki yansımasıdır.  Kelimenin kökünden yola çıkarsak, beklemekten türetildiğini var sayabiliriz. Tam bu noktada dilimize giren ve "beklenti" diyerek tasfir ettiğimiz kelime, genellikle iyimser olasılık silsilesinin oluşmasının istendiği ya da içten dilendiği bir olaylar dizisinden oluşur. Tanımın içinde pozitif istek ve dileklerimizi anlattığını söyledim. Doğrudur. Beklentiler bir çok masum ve saf duygular içinden gelir, fakat insanın ruhsal ve kişisel gelişimi için ciddi bir bocalama evresine dönüşebilir. Kelime eğer birey olamamış bir kişinin belleğinde özümsenir ve sıkça t

Başlık

 İnsanlar her anında bir diğer anını düşünüyor ya da bir ana yetişmek için çabalıyor. Öğrenciler, şoför, güvenlik görevlisi, banka müdürü, spor antrenörü, yazar, ressam, çiftçi ve bebekler... Her günümüz bir plan dahilinde işliyor. Bazı insanlar bu bitmez ilerleyişi aktiviteleriyle çeşitlendiriyor ve ya pes ederek zihnindeki karmaşayı çözmekle uğraşıyor.  İnsanlar için hayatın her evresi aşılması gereken bir engel ya da ulaşılması gereken bir durak gibidir. Tüm enerjimizi bunlara yöneltir ve hatta karakterimizi, başımızdan geçen bir takım olaylarla şekillendiririz. Oysa ki insan bir grup duygu ile yaşar ve bunları bir enstrümanı kullanıyormuşçasına hissetmek ister. Olgunlaşma sürecinde kimimiz, hislerinin farkına vararak zamanın kölesi olmadan bir denge içinde ilerlemek ister. Bir kaç sene öncesinde yaşadığım bir takım olay yaşamımın olgunlaşma dönemini boş, yalnız ve deneyimsiz geçirdiğimi hissettirdi. Oysa karakterim her zaman tam aksini aramaktaydı; rekabet içinde tırmanılacak bir
       Yoruldum… Ayağımın değil, yüreğimin götürdüğü yerlere gitmekten...                       Sustum… Dilimdekileri değil, yüreğimdekileri söyleyememekten… M.GORKİ

Şimdiki Teknoloji Toplumu:

Egemen olan ekonomi ilkesi, daha çok, daha çok üretmekse, tüketici, daha çok, daha çok istemeye -yani tüketmeye- hazır hale getirilmelidir. Sanayi, tüketicinin daha, daha çok meta almak için kendiliğinden istek duymasına umut bağlamaz. Modası geçme denen şeyi ortaya atıp kaçınılmaz kılarak, çoğu kez eskileri çok daha uzun süre dayanacakken, tüketiciyi yeni meta almaya zorlar. Ürünlerin, giysilerin, dayanıklı eşyanın hatta yiyiceğin bile şekillerinde değişiklik yaparak, kişiyi ruhsal olarak gereksinimi olabileceğinden ya da istediğinden fazlasını almaya zorlar. Ancak sanayi üretimi artırmak ihtiyacındadır ve bu ihtiyacı tüketicinin istek ve gereksimlerine güvenerek değil, büyük ölçüde tüketicinin ne istediğine karar verme hakkına büyük bir saldırı olan reklama güvenerek belirlemiştir. Bu örgütlenme biçiminin insan üzerindeki etkisi nedir? İnsanı, makinanın bizzat kendi düzenek ve talepleri tarafından yönetilen bir uzantısı durumuna indirger. Onu, tek amacı daha fazla şeye sahip

musicovery.com -favorilerim-

"It's not where the things you take from, it's where you take them to." J.Godard
Çözümü zor yerlerde arama, ummadığın basitlikte gülümser hayat.." "Basitçe yaşa, cömertçe sev, yürekten düşün, tatlı konuş.. Hayat fırtınaların geçmesini beklemek değildir.. Yağmurda dans edebilmektir...F. E.
Resim

huniyi ters çevirmek

Pazarlama stratejimizi genellikle bir huni gibi kullanır ve durmadan su (reklamalar...) doldurmaya çalışırız. Amacımız aktarabileceğimiz kadar çok suyu şişeye iletmektir. Eğer elimizdeki huniyi bir megafon haline getirir ve müşterilerimize bunu rahatça kullanmalarını sağlarsak, çok daha güçlü bir etki yaratmış oluruz. İnsanlar sizi ve markanızı önemsemezler, ve dolayısıyla sizin yaptıklarınızı izlemek ve takip etmek niyetiyle etkileşimde kalmazlar. Onlar kendilerini önemserler ki, bu çok doğaldır. Ayrıca diğer pazarlama yöntemleri hem çok kafa patlatılması gereken, hem de muazzam harcamaları gözden çıkarmamızı gerektirecek yük taşımamıza sebep olan bir yüktür. Bu içerikle ulaştığımız müşterilerimizin elde ettikleri hiçbir şey de yoktur.  Daha verimli bir etkileşim için internet paha biçilmez bir araçtır. Bunun için oluşturmanız gereken ortam özetle : leverage: iltimas, amplifier: yükselteç (megaphone)  Bu sayede mağdurlar başarısızlıklarınızı daha iyi tanımlamanıza ve sorunları çözü

Bize kaç dünya daha lazım?

Bugün dünya üzerindeki herkes ortalama bir Amerikalı gibi yaşasaydı, dünya gibi beş gezegene ihtiyacımız olurdu. Eskimeden çöpe giden ürünlerin yerine yeni modellerini almak, yılda 4.8 kez uçak yolculuğu yapmak, her haftasonu şehrin biraz dışındaki alışveriş merkezine uğramak, garajda en az bir arabaya ve hemen önünde çimle kaplı bakımlı bir bahçeye sahip olmak, hava nasıl olursa olsun evi ve iş yerini 21 derece ısıda sabitlemek, buzlukta birkaç aylık donmuş yiyecek stoğu ile yaşamak, yılda yaklaşık 125 kilo et yemek... Yaklaşık 7 milyar insanın Amerikan rüyasını yaşaması tek bir gezegen ile mümkün değil. Ama sadece tek gezegen var ve bu gerçek en az birkaç yüzyıl daha değişmeyecek. Yukarıdaki hesap "ekolojik ayak izi" kavramını anlatıyor. Kavramın basit bir mantığı var: Her birey yaşamak için belli bazı ürünleri ve hizmetleri tüketmek zorunda. Her ürünün ve hizmetin gezegene belli bir maliyeti var. Bu maliyet üretimden tüketime giden evrelerin tümünde atmosfere salınan sera

Al Capone

Resim

Unilever'i yenilemek

Unilever'in zayıflığının bir kaç nedeni vardı. Yönetim 2inci dünya savaşı sonrası ekonomik ivme kaybının ardından, konumunu düzeltecek yeni ürünlere yatırım yapamadı. Yaptığı birçok yatırım ve faaliyette bulunduğu bir çok sektör aslında Unilever'in sonradan satın aldığı farklı servis şirketleriydi. Reklam, taşımacılık vb.. şirketlerin yanı sıra şirket uzmanlaşması gereken kendi sektörünün haricinde birçok satın alma yaparak kaynağını verimsiz kullandı. Bu sebepten dolayı birçok fırsatı kaçırdı. Marka bolluğu, bütünleşmiş bir stratejiye sahip olamamak ve sektörel alım satımlardaki kararsızlık sonucunda aşırı ve orantısız büyümüş bir şirkete dönüştü. Şirket bu sebeple rakiplerine ayak uydurmak, ürünlerini ayrıcalıklı hale getirmek ve dolayısıyla pazarlara egemen olmak için bir çok konuda fazla harcama yapması gerekiyor fakat bunu boyutlarından dolayı gerçekleştiremiyordu. Unilever toparlanma sürecine girdi. Birçok yerel markayı yöneten bir şirket olarak: ekonomik bütünleşme, kayn

future agenda

http://www.futureagenda.org/pg/cx/view#0

Bir kimsenin aşkı tarifi

Aşk ilkbahar gibi renkli, cıvıl cıvıl ve coşkulu. Aynı ilkbahar gibi bir mevsim belkide.. Kimine göre sahra çölü gibi kurak, susuz ve seraplar içinde... Kimine göre ise son kalan doğum günü gibi*... Hüzünlü, ağır ve yapayalnız. *ölüm

öylesine... aklıma geldi saçmaladım.

  Güzel anılar duygularını derinlemesine hissetmeni sağlar... Bir hayal bulutu içinde bir kadın, bir amaç, bir kahraman olabilir.. Bu noktada gerçek bir sanatçı vardır. Kazanır ya da kaybeder...  Gerçek tutkular insanı geleceğine bağlar. İnsan bir duygu yumağıdır. Her insan hayat seyahati süresince duygularının derinliklerinde özüyle iletişimini sağlayacak köprülerini bulur.   Öyleyse güzel şeyler hissetmeye devam edeceğiz. Ve daha da önemlisi yaşamak, elde etmek ve kazanmak için savaşacağız. Ve zamanı geldiğinde katlanacağız. Zamanı geldiğinde sen, insanların sana verdikleri hayalin ardına saklandığını, hep o aynı yaşta kalacağını sanarak -kendini kandırarak- her seferinde aynı hayali kuran ve benzer ufak şeylerle mutlu olan bir korkak olduğunu anlayacaksın. Üzgünüm. Bu noktadaki insana yapılacak yorum: kişinin olgunlaşması için daha fazla mücadele içinde olması gerekliliğidir. Hayat ve hayallerine tutunmaya çalışırken gerçek yeteneklerini anlaması ve azim kazanması için mücadele ger