Başlık
İnsanlar her anında bir diğer anını düşünüyor ya da bir ana yetişmek için çabalıyor. Öğrenciler, şoför, güvenlik görevlisi, banka müdürü, spor antrenörü, yazar, ressam, çiftçi ve bebekler... Her günümüz bir plan dahilinde işliyor. Bazı insanlar bu bitmez ilerleyişi aktiviteleriyle çeşitlendiriyor ve ya pes ederek zihnindeki karmaşayı çözmekle uğraşıyor.
İnsanlar için hayatın her evresi aşılması gereken bir engel ya da ulaşılması gereken bir durak gibidir. Tüm enerjimizi bunlara yöneltir ve hatta karakterimizi, başımızdan geçen bir takım olaylarla şekillendiririz. Oysa ki insan bir grup duygu ile yaşar ve bunları bir enstrümanı kullanıyormuşçasına hissetmek ister. Olgunlaşma sürecinde kimimiz, hislerinin farkına vararak zamanın kölesi olmadan bir denge içinde ilerlemek ister. Bir kaç sene öncesinde yaşadığım bir takım olay yaşamımın olgunlaşma dönemini boş, yalnız ve deneyimsiz geçirdiğimi hissettirdi. Oysa karakterim her zaman tam aksini aramaktaydı; rekabet içinde tırmanılacak bir zirve ve tabiki de gerekli ekipmanlar... O zamanlar bir çok karar arasında kısılmış ve bir hedef uğruna umut içinde delicesine çabalamayı ertelemiştim. Böyle durumlarda - kişinin karakteri ve insan yapısı itibariyle temelini oluşturan davranışlar neticesinde durumlara karşılık verme haline tamamen ters düşerek; bir uçurumdan atladığını, hayatını ertelediğini hissettiği ve yere çakılmayı beklediği kör düğümler...- ne yapacağımızı bilemez, tarih, yaş, mevsim takip etmez bir takım olayların meydana gelmesini bekleriz.
Eğer insanlar yaşamlarının belirli bir dönemlerinde yarış dışı kalmanın, diskalifiye olmanın farkına varabilirse, zamanın niçin bizleri bu süratte sınadığının da anlayabilirler.
Hepimiz bir takım olayları geride bırakarak bu ana ulaştık. Sevinç, mutluluk, hüzün, aşk, öfke ve korkuyu her geçen günde daha iyi tanımladık. Zaman duygularımızı ve kişiliğimizi tanımlayabileceğimiz bir tüneldir. Kullandığımız her bilgi duygularımıza ulaşmak ve kişiliğimize bir tuğla daha eklemek amacıyla alınır..
İnsanlar için hayatın her evresi aşılması gereken bir engel ya da ulaşılması gereken bir durak gibidir. Tüm enerjimizi bunlara yöneltir ve hatta karakterimizi, başımızdan geçen bir takım olaylarla şekillendiririz. Oysa ki insan bir grup duygu ile yaşar ve bunları bir enstrümanı kullanıyormuşçasına hissetmek ister. Olgunlaşma sürecinde kimimiz, hislerinin farkına vararak zamanın kölesi olmadan bir denge içinde ilerlemek ister. Bir kaç sene öncesinde yaşadığım bir takım olay yaşamımın olgunlaşma dönemini boş, yalnız ve deneyimsiz geçirdiğimi hissettirdi. Oysa karakterim her zaman tam aksini aramaktaydı; rekabet içinde tırmanılacak bir zirve ve tabiki de gerekli ekipmanlar... O zamanlar bir çok karar arasında kısılmış ve bir hedef uğruna umut içinde delicesine çabalamayı ertelemiştim. Böyle durumlarda - kişinin karakteri ve insan yapısı itibariyle temelini oluşturan davranışlar neticesinde durumlara karşılık verme haline tamamen ters düşerek; bir uçurumdan atladığını, hayatını ertelediğini hissettiği ve yere çakılmayı beklediği kör düğümler...- ne yapacağımızı bilemez, tarih, yaş, mevsim takip etmez bir takım olayların meydana gelmesini bekleriz.
Eğer insanlar yaşamlarının belirli bir dönemlerinde yarış dışı kalmanın, diskalifiye olmanın farkına varabilirse, zamanın niçin bizleri bu süratte sınadığının da anlayabilirler.
Hepimiz bir takım olayları geride bırakarak bu ana ulaştık. Sevinç, mutluluk, hüzün, aşk, öfke ve korkuyu her geçen günde daha iyi tanımladık. Zaman duygularımızı ve kişiliğimizi tanımlayabileceğimiz bir tüneldir. Kullandığımız her bilgi duygularımıza ulaşmak ve kişiliğimize bir tuğla daha eklemek amacıyla alınır..
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil