Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İhtiyaçlar & Pazarlamanın Giderek artan önemi

Bireyler özellikle ürünlerin giderek birbirlerine benzediği küresel pazarda, birçok kanaldan pompalanan reklamlar ve 5 duyuya hitap eden marka olabilme çabası nedeniyle, ürünlerden sağlanan fayda kavramındaki rasyonel düşüncenin duygusal karar mekanizmasına bırakılma etkisi altındadır. Bu nedenle pazarlamanın marka algısı yaratma konusundaki katma değeri giderek artmıştır. Son karar, farklı farklı birçok iletişim kanalından gelen bilgi ile rasyonel olarak tasarlanır. Pazarlamacılar, bu rasyonel analiz öncesi ürünü ve markayı bir çok kanalda farklı deneyimlerle tüketicinin zihnine olumlu kayıt etmesine odaklanmaktadır. Bu durum pazarlamacıları işin kaynağını gözlemlemeye yönlendirir. Nöro pazarlama kavramı yukarıda bahsettiğimiz şeyler neticesinde öne çıkmıştır. Nöropazarlama çalışmalarının en büyük örneklerinden biri olan Cola & Pepsi deneyidir. Araştırmada bir denek grubu Pepsi içmelerine rağmen içtiklerinin Cola olduğunun söylenmesi Pepsi içtiklerini bildikleri sefere ait

Camelot'un Dönüşü mü?

Fransızcanın ilk romancısı olarak da anılan ve 12. yüzyılda bir nevi Anadolu aşığı misali gezgin bir ozan olan Chrétien de Troyes’in  Lancelot  adlı şiiri, tarihe Camelot adını ilk kez not düşürmüştü. Kral Arthur’un şatosu Camelot, tıpkı Atlantis gibi (belki de) olmayan hayali bir yerdi. Adil, kahraman, zeki, bir aslan kraldı Arthur ya da efsaneler onu öyle kıldı. 6. yüzyılda İngiltere’yi, Saksonlara karşı savunmuştu. Kral Arthur ve onun ‘bakanlar kurulu’ ve ‘meclisini ’oluşturan Yuvarlak Masa Şövalyeleri, asırlar boyu ideal yöneticilerin imgeleri olarak anıldılar. 15. yüzyılın İngiliz yazarı Sir Thomas Malory’nin anlatımıyla, Yuvarlak Masa Şövalyeleri, ihanetten hep kaçan, öfkeye yenik düşmeyen, zalimlikten uzak kalıp merhamet dileyene hep elini uzatan, kadınların haklarını hiç çiğnemeyen, kişisel hırsları uğruna dünyevi kavgalara girmeyen bir ‘meclis’ oluşturdular. Aslında belki de hiç var olmadılar. Belki de, kimseyi kayırmamak için bir yuvarlak çizen, kimsenin bacağının takılmamas