Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kısaca pazarlama tarihi

1960s: Jerome McCarthy => 4P 1970s: ABD ve batı ekonomik krizi=> tüketicilerin akıllı müşteriye dönüşmesi (STP-segmentation-targeting-positioning) + 4P'nin geliştirilmesi = pazarlama 2.0 1989: soğuk savaş ve sonrası küresel ekonomik bulanımlar + STP'nin kullanımı... Küresel bilgisayarların girişi ve gelişmesi, internetin doğması ve yeni bir dönemi başlatması. 2000s: tüketici arasında bağ oluşumu, bilgi kaynaklarının artması, tüketicinin akıllanması = Duygusal, deneyimsel, marka değerinin pazarlanması *Finansal mortgage balonunun patlaması, tüketicilerin ucuza yönelmesi ve harcamalarını büyük oranda kısması... *Günümüz: sosyal medyayla tüketicinin diğer tüketicilerle iletişime geçmesi ve onlara güvenmesi. Tüketicinin, birlikte yarattığı, markanın kimliğini kendi özgün kimliğiyle değiştirebildiği... yatay pazarlama. kn: Peter Kotler, Pazarlama3.0

Pazarlama 3.0

Alvin Toffler'a göre insan uygarlığı ekonominin geçirdiği aşamalara göre 3'e ayrılabilir. -En önemli sermayenin tarım olduğu dönem -Sanayi devrimi ile fabrikalaşmaya atılan adım -Enformasyon, akıl ve ileri teknolojinin önemli katkı sağladığı dönem Pazarlama1.0: H.Ford: "Her müşteri istediği renkte ürüne sahip olabilir, tabii renk siyah olduğu sürece." Pazarlama 2.0: Müşteri yönelimi var. Dünya üzerindeki ekonomik dalgalanmalar  tüketiciyi etkiledi ve giderek tasarruf etmeye başladılar. Sanayileşme ile küreselleşme  tüketiciye bir çok marka arasından en iyisini seçme özgürlüğü tanıdı.  Pazarlama3.0:  -Katılım çağı -Küreselleşme paradoksu çağı -Yaratıcı toplum çağı Tüketiciler "prosumer" hem tüketici hem üretici konumuna geldi. İş birliği ve sosyal bakış farklılık yaratabilmek için şart, çünkü artık markaların topluma, çevrelerine sorumlulukları var. (input-process-output sürecinden tüketiciye gelinceye kadar ki her aşamada, tüm paydaş

Turning Social Media into Assets

…It's also a nation that loves to talk about those brands. Indeed, one recent reckoning from The Keller Fay Group indicates that more than two billion conversations focus on products and services every day in the United States. No wonder, then, that eMarketer says that nearly 90% of all Americans get their product information from trusted sources like families and friends, or that McKinsey believes that word of mouth is the primary factor behind 20% to 50% of all the purchase decisions we make. Technology, in the form of the current social media revolution, is clearly accelerating this trend. The growth of social networking, online video, micro-blogging, blogs, podcasts, and a wide variety of other user-generated content -- as evidenced by the successes of YouTube, Facebook, Tumblr, Twitter, and others -- allows, encourages and inspires an almost infinite number of one-to-many word-of-mouth conversations. As a result, explains a study from Starcom MediaVest Group and ShareT

İş hayatında başarılı olmak. Önemli notlar

Yüksek maaş veren yeri seçin. (yüzdelik verilen ikramiyelerde avantaj sağlamak, üst yönetimin dikkatini çekmek, sorumluluk=fırsat, terfi söz konusu olduğunda avantajlı duruma geçmek ...)Sonuç: para skordur. Kariyeriniz ve geleceğiniz sizin elinizdedir. Şirketinizin bunu planlamasına izin vermeyin. İstediğiniz yerlere ulaşmak için nelere ihtiyacınız olduğunu tanımlayın. Müşterilerinizle irtibat halinde olun Spor yapın! Sizi diğerlerinden ayıracak, iç disiplininizi gösterecek, kendinize ait birşeyler yapın. İş dünyası küçüktür. Herkesle iyi geçinmeye bakın. Enerjinizi olumlu işlere harcayın. Fikir defteri tutun. Her gün bir kısım vaktinizi plan ve fikirlerinizi şekillendirmek için harcayın. Günlük, aylık, yıllık yapılacaklar listesi oluşturun. Partilerde kontrollü olun (alkol) Sigara içmeyin. İşi eğlenceyle karıştırmayın. Eş arkadaşlarınızla iyi bir atmosfer kurun ve partilere de uzun saatler harcamayın. Kendiniz için önemli birini cuma günleri "ee neler yapıyorsun baka

insan ilişkilerine bir not

İnsanlara onlar hakkında hissettiklerini ve düşündüklerini değil, duymak istediklerini söylemelisin. Hislerin ve düşüncelerin hangi ilişkiye son vermen ve hangisini devam ettirmen konusunda sana rehberlik etmelidir.
Aşık olduğumuzda kullandığımız dil, her zaman konuştuğumuz dilden çok farklıdır; çünkü yalnızca kendimize ve hayalimizdeki sevgiliye yönelmiştir. İşte tam da bu nedenle yalnızlığın dilidir aslında aşkın dili... Günümüzde bu yalnızlığa bir de aşkın toplumun kıyısına itilmesinden gelen yalnızlık ekleniyor: Hala birçok insan aşık oluyor, aşk söylemi hala sürüyor, oysa toplum cinselliği hevesle konuşurken, aşk söylemine alayla bakıyor. Roland Barthes

Tabiat, insan zanaatkar ve sanatkar Tanrı

Tabiat, mükemmelliğini ve şaşırtıcılığını, hiçbir şaşırtıcılığa yer vermeyen bu olağanüstü tekdüzeliği ve kendini tekrarlamasındaki dokunulmaz, değiştirilmez iradesiyle tanrının zanaatkar yanını kanıtlıyor. İnsanlar ise tanrının sanatkarlığını gösteriyor. Mükemmel bir bahar gününde dahi insan huzursuz bir ruh ile geziyor. Gördüklerine hayran kalıyor ve doğanın mükemmel uyumunu kıskanırcasına her güzelliğinin tadına varmamıza rağmen açlıkla yok etmeye yöneliyoruz. Ruhumuz daha iyisini yaratmak için mücadele ediyor ve ona meydan okuyor. Kimliğimiz zamanla birlikte değişime uğruyor ve bunu doğa gibi mükemmel bir ahenk kurabilmek için yapıyor.

Haz duymak

Çoğunuz renkler içinden aradığı hazzı bulmaya çalışan, elinde olan zevk ile yetinmeden daha fazlasını isteyerek tamamen elde etmek, bencillik içinde daha fazlasına sahip olmak için çırpınan basit varlıklarsınız. Bu mutluluklarınızı doyumsuzca katletmenize yol açıyor. Eğer hazzı sadece kendiniz için değil de, o hazzı seninle paylaşacak insan için de ertelersen, onun hayal gücünü de hareketlendirir ve onu zengin bir sofrada aç tutarsan, o zaman bir başka insanın, hazzın yanı sıra sana da bağlanmasına yol açarsın.
İnsan simgeler ormanında kaybolmuş bir çocuktur.

F.Nietzsche

"Derinden acı çeken her insanın ruh yüceliği ve nefreti; acılara en kurnaz, en bilgenin bile bilebileceğinden daha bilgili kılar onu, sizin hiç bilmediğiniz, birçok uzak, dehşetli dünya tanır, evinde gibidir, onlarda." Friedrich Wilhelm Nietzsche

Kuzike'den alıntı

"Bazı insanlar doğduklarında "cennetin dokunuşu" ile gelirler diğer fanilerin yanına. Ne karar alırlarsa alsınlar; geriye dönüp baktıklarında pişmanlıkla değil mutlulukla hatırlayacakları şekilde bir hayat geçirirler. Mükemmel bir aile, çok iyi dostlar, keskin bir zeka, harika bir eğitim, hayal edilen bir iş, hatta imkansız ve haliyle mükemmel bir aşk ve bir o kadar güçlü ayrılık acısı. İşte benim yüzümün her zaman gülmesinin sebebi bu... ve sen şu an farkediyorsun; aklını kurcalayan şey pişmanlık. Bu yüzden sen bizden biri değilsin." Hakan

aşk: akılda kalanlar, düşünceler

Niye Oscar Wilde "İnsan sevdiğini öldürür" der? Wilde'a göre bunu bazen kılıçla yaparız, bazen bir sözle. Nedir bu aşkla yok oluş arasındaki ilişki? Doğa için deprem neyse aşk da bizim için o mu acaba? Aşk denilen o şiddetli duygu ortaya çıktığında, yarattığı muhteşem arzuyla bütün dünyamızı sarsarak, bu arzuya uymayan, karşı çıkan her şeyi yıkıyor mu ? Tek kişiden oluşan doğamızı iki kişilik yeni bir yapıya çevirmeye çalışırken, varlığımızı bir başka insanın ruhuyla ve bedeniyle çoğaltmak isterken başlayan büyük sarsıntı, bir kere başladıktan sonra artık, bütün engelleri ortadan kaldırmadan durmuyor mu? Eğer istediğimiz şaheser uyumu, o olağanüstü mutluluğu ve birlikteliği yaratmaya engel olanın sevdiğimiz insan olduğuna, sevdiğimizin bizi mutlu etmeye, bizimle tek bir arzu içinde erimeye razı gelmediğine inandığımızda, onu yıkıp parçalayarak arzularımıza uygun bir hale mi getirmek istiyoruz? Onu yıkamadığımızda, yıkılacak tek engel olarak kendimizi mi görüyoru

Sevmek ve sevilmek üzerine

"Hüsrev bey ellerini ovuşturdu. -Kızım, sevince bağlanırsın, kendini unutursun, işini unutursun, esir olursun, esarettir sevgi, başka bir şey değil, esaret gülünçtür, esir düşene acırım... İnsan tek doğar, tek ölür." Yorum: Sevilmeyi bekleriz, fakat sevmekten kaçarız. Esir düşenlere güleriz ve acırız. Yalnız olmayı bir olgunluk, marifet sanar, aldanırız. Yaşamın son demlerinde kaçan fırsatlarla birlikte yalnızlığın durağan fısıltısıyla kalakalırız. Arada sırada bir kaç satır cümle, eski fotoğraflar, bulutların serpiştirdiği yağmur damlaları ve gecenin dinginleştiren dostları bize eşlik ederler. Ama hiç biri sevilemez ve sevgisini gösteremez insan gibi... Nedense büyük bir korku olur sevmek. Sen böylece düşüne dur, gün gelir açılıverir düğümlerin... Gerçekten yaşadığına inanırsın. Kozasından çıkmış bir kelebek gibi... alıntı: Yalnızlığın Özel Tarihi, Ahmet Altan

Daha iyi bir dünyada

Resim
Film  insan karakterini tahlil etmeme yardımcı oldu. Christian'ın hayata karşı umursamaz ve karşısında korkusuzca duruşu, insanların bir şeyleri yapmaktan korkmalarına tahammülü olmaması, insanların dediklerine, isteklerine boyun eğmemesi ve şiddete gereken şiddet ile cevap verme uslübu... Annesini kaybetmesi ve bu durumdan babasını suçlu görmesi gibi büyük problemler içinde bir karakter... Arkadaşı ise içe kapalı ailesi ayrı yaşayan, okulda ezilen, baba fügürü tamamen bilinçle yaklaşmayı uslüp almış dolayısıyla öfkesini her zaman kontrol ederek hareket eden bir figür... Bu çocuk henüz içindeki duyguları açığa çıkaramamış ve duygularını bastırmaya (babası gibi kontrol etme, davranışının modellenmesi) yöneltmiş, nitekim okulda her zaman sakin ve olaylara karşı tepkisiz... Tepkisi tamamen ailesine karşı ortaya çıkıyor. Sosyal çevresindeki itilmiş karakteri ailesine öfke duyarak kanalize oluyor. Film bu karakterlerin yaşamları üzerinden dünyaya bakış uslüpları, karakterleri üzerine

Uzun Ömürlü Olmanın Sırları

Resim
Şirket Kuruluş Yılı Faaliyet Alanı Kurulduğu Yer Nisiyama Onsen Keiumkan 705 Otel Japonya Hoshi Ryokan 717 Otel Japonya Koman 717 Otel Japonya Genda Shigyo 771 Kağıt Torba Japonya St Peter 803 Restoran Avustruya Royal Mint 886 Darphane İngiltere Chateu de goulaine 1000 Şarap İmalatı Fransa Fonderia Pontificia Marinelli 1000 Dökümhane İtalya Weihenstephan 1040 Bira fabrikası Almanya Fabbrica D’Armi Pietro Beretta 1526 Silah İmalatı İtalya Cemberlitaş Hamamı 1584 Hamam işletmesi Türkiye Oxford University Press 1586 Yayınevi” İngiltere Avedis Zildjian 1623 Müzik Aletleri Türkiye Bolsoy Tiyatrosu 1776 Tiyatro Rusya Ali Muhiddin Ha

Başarısı Harvard'da Ders Konusu Oldu

Resim
Tasarım işine 'organik' bir açılım getiren Nejla Güvenç, ofissiz çalıştığı 10 aylık sürenin ardından yurtdışında 19 satış noktasına ulaştı. Kısa sürede yakaladığı başarı ile Harvard, Pennsylvania, Yale gibi üniversitelerin çalışma konusu olan Güvenç, önümüzdeki 2 yıl boyunca 4 büyük şehirde bayilikler verecek.  Tasarımcı Nejla Güvenç'in 2001'de kriz sebebiyle işinden kovulması yeni bir girişim hikayesi yarattı. Bir şirket kurup uluslararası firmalara koleksiyonlar tasarlamaya başlayan Güvenç, 10 ay boyunca ofisi olmadan, kendi ifadesiyle bir cep telefonu ve arabayla çalıştı. Şirketini kurmasının üzerinden 1 yıl geçtikten sonra ise organik giysilerden oluşan Nej markasını oluşturan Güvenç, bu tarihten sonra kendi markasına da yatırım yapmaya  başladı. Bugün Avrupa'da 19 noktada Nej markasıyla ürünleri satılan Güvenç, Türkiye'de mağazalaşma için çalışmalara start verdi. 2 yıl içinde 4 mağaza açmayı planlayan Güvenç, bunun ardından yurtdışı yatırımlarına