Kördüğümlerimizi çözmeliyiz
Herkesin
birikmiş duyguları, buruşmuş hüznü var. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü
çökertmek için oluşturulmuş bir grup faaliyet 30 senedir farklı organlarca yürütülüyor. Bunu artık
anlamayan kalmadı herhalde... 8000 yıllık tarih boyunca hemen hemen 4000 senedir
doğunun egemen gücü olmuş Türklerin kurduğu organizasyonlarda(cumhurbaşkanlığı
amblemimizde bulunan 16 yıldız Türk milletinin kurduğu devletlerin sembolüdür,
ortada ki büyük yıldız ise Türkiye Cumhuriyeti’dir.) birlik içinde yaşadığımız birçok
ırktan biri olan Kürt nüfusu bugün, çıkar çatışması adı altında kullanılıyor. Senaryoyu belirleyen organlarca finanse ediliyor ve askerlerimizi katleden
operasyonlarla vaad edileni istemekte direniyorlar. Halbuki söylenen
vaadler zamanında asırlarca birlikte yaşadığımız Ermeniler’e verilen sözler gibi boştur.
Avrupa, Rusya vb.. yabancı ve uzak ülkelerde nüfusu olan Ermeniler lobi
faaliyetleriyle kullanılarak halkın Türklere karşı kışkırtılması sağlanacak, bu sayede Türkleri içten yıkacak bir unsur olarak düşünülmüştü. Rusya Çarlığı Ortadoks dinine
geçirdiği Ermeniler yardımı ile sıcak denizlere inme amacına ulaşabilme
ümidiyle Osmanlı İmparatorluğunun Kafkasya bölgesini zayıflatma girişiminde
bulundu. Benzer biçimde Avrupada Katolik ve sonradan da Protestan yaptığı ülkelerinde
bulunan Ermenileri kullanarak Osmanlı’yı zayıflatma gayesinde idi. Bugün de
süre gelen olaylar zincirinde 30 yıldır faaliyette kalabilmiş bir terörist grup adı altında Kürt nüfusunu ayrıştırma ve kışkırtma gayretinde... Bu bir
terörist faaliyet değildir, dünyanın gerçek merkezinde olan çıkar çabaları ile
mevcut durumu manipüle etme, korku, kaos ortamı yaratma, zarar verme ve içten sosyal yapıyı bozma
faaliyetidir.
Ben de birçok insan gibi hepimizin yerine hududlarda cesurca nöbet yapan kayıplarımıza yas tutuyorum. Vatanımıza balta vuran bu kör düğümün çözümlenmesini içten diliyorm. Bu noktada dikkatimi çeken, insanların bu durumlara aşırı duygusal tepkiler vermesi, birçok manipüle edici olaya inanarak öfke ve sitemlerini dile getirme çabaları ile olayı tam bir umutsuz vakaya çevirmeleridir... Türkiye’nin mevcut halinde güçlü gözüken yüzünün arkasında hala köklü problemler duruyor, fakat halkımıza olduğu gibi aktarılmıyor. İnsanların dininden, vatanseverliğinden, mazluma karsı olan sevgi ve güveninden, kanaatkarlığından, edep adap bilgisi ve hayasından yararlanarak halkı manipüle ediyor, gündemi kendi propogandaları haline getiriyorlar. Bizler olayları gözümüzle görüp, kulağımızla duyduğumuz kadarıyla baştan sağma yargılama düşüncesinde sanki daha öncesinde hiçbir sorun yokmuş bir anda oluvermiş gibi araştırmadan, okuyup okuduklarından bir senteze varmadan davranmaya devam ettiğimiz sürece, Yönetenler bildikleri gibi yönetmeye, harici güçler bütünlüğümüzü tehdit etmeye, parayı kontrol edenler ise kaynaklarımızı kendi çıkarlarına kullanmaya devam edecek… Bu coğrafya dünya tarihi boyunca dünyanın merkezi olarak konumlandırıldı ve hala daha öyle… Türkiye'nin öksüz kalan gelişimi tam olarak tamamlanmadan ve gerçekçi katma değerler üretemeden bu gibi üzücü olaylar yaşanmaya devam edecektir.
Ben de birçok insan gibi hepimizin yerine hududlarda cesurca nöbet yapan kayıplarımıza yas tutuyorum. Vatanımıza balta vuran bu kör düğümün çözümlenmesini içten diliyorm. Bu noktada dikkatimi çeken, insanların bu durumlara aşırı duygusal tepkiler vermesi, birçok manipüle edici olaya inanarak öfke ve sitemlerini dile getirme çabaları ile olayı tam bir umutsuz vakaya çevirmeleridir... Türkiye’nin mevcut halinde güçlü gözüken yüzünün arkasında hala köklü problemler duruyor, fakat halkımıza olduğu gibi aktarılmıyor. İnsanların dininden, vatanseverliğinden, mazluma karsı olan sevgi ve güveninden, kanaatkarlığından, edep adap bilgisi ve hayasından yararlanarak halkı manipüle ediyor, gündemi kendi propogandaları haline getiriyorlar. Bizler olayları gözümüzle görüp, kulağımızla duyduğumuz kadarıyla baştan sağma yargılama düşüncesinde sanki daha öncesinde hiçbir sorun yokmuş bir anda oluvermiş gibi araştırmadan, okuyup okuduklarından bir senteze varmadan davranmaya devam ettiğimiz sürece, Yönetenler bildikleri gibi yönetmeye, harici güçler bütünlüğümüzü tehdit etmeye, parayı kontrol edenler ise kaynaklarımızı kendi çıkarlarına kullanmaya devam edecek… Bu coğrafya dünya tarihi boyunca dünyanın merkezi olarak konumlandırıldı ve hala daha öyle… Türkiye'nin öksüz kalan gelişimi tam olarak tamamlanmadan ve gerçekçi katma değerler üretemeden bu gibi üzücü olaylar yaşanmaya devam edecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder