Bellek ve yaşam, Civciv uzmanları

Tavuk çiftlikçileri açısından, horozlar yumurtlamadığı, etleri lifli olduğu ve masamıza yiyecek sağlamak için çok çalışan tavuklara kaba davrandığı için işe yaramaz olarak kabul edilir. Yeni doğan civcivlerin cinsiyetlerini ayır etmek olanaksızdır. Ancak belirli bir süre geçtikten sonra hayvanlar belirgin cinsel özelliklere sahip olur. Yani belirli bir süre geçene kadar civcivler önemli bir gidere yol açan, barındırılıp, beslenmesi gereken birbirlerinden farksız tüy yumakları biçimindedirler.

Bu pahalı ikileme bir çözüm yolu ancak 1920'lerde bulundu. Bir grup Japon hayvan bilimci civcivlerin gerisinde eğitimsiz gözler için anlamsız kıvrımlar, benekler, işaretler olduğunu ve bunlar doğru okunduğu zaman bir günlük civcivin cinsiyetinin bile saptanacağını keşfetti. Bu buluş küresel kuluçkacılık endüstrisi için bir devrim niteliğindeydi. Kısa sürede üretim hattına bu bilginin eklenmesi sayesinde dünya çapında yumurta fiyatları ucuzladı ve bununla birlikte yeni bir meslek ortaya çıktı. Profesyonel civciv cinsiyet saptayıcıları tarım alanında en değerli işçi olarak kabul edildi. Bu kişilerin en iyileri iki yıllık Zen-Nippon Civciv Cinsiyet Saptama Okulu mezunlarıydı. Okulun standartları öylesine yüksekti ki, öğrencilerin ancak yüzde 5 ila 10'u diplama alabiliyordu. Mezun olmayı başaranlar günce 500 dolar kazanıyor, en üst düzey iş danışmanı gibi dünyanın bir ucundaki kümesten diğerine koşuyorlardı.. Civcivleri ayırt edebilmek için el becerisinin gerekli olduğu usulca civcivin bedenindeki bezeleri inceleyen bir yöntem vardı. Ancak civcivlerin yüzde 80'İnde boncuk belirgin değildir ve aslında cinsiyet saptayıcının işaret edebileceği tek bir ayırt edici belirti yoktur. Dolayısıyla, çok daha yoğunlaşma ve ustalık gerektiren diğer yöntem kullanılıyordu. Tek başına hiçbir anlam ifade etmeyen ama bir araya gelince civcivin cinsiyetini belirten benekleri, çizgileri ve kıvrımları öğrenmek bir cinsiyet saptayıcının uzman olması için temel gereksinimdi. Üstelik cinsiyeti bir bakışta saptamak zorunluluğu işi daha da zorlaştırıyor. Bilinçli bir akıl yürütme için zaman yok. Elinde tuttuğu birkaç saniye için bile kararsız kalırsa, bir dişi civcivin iç organları tıpkı bir horoza benzeyecek kadar şişebilir. Hatalar çok pahalıya patlıyor. 1960'larda bir tavuk çiftliği cinsiyeti doğru saptanan her civciv için bir peni öderken, yanlış saptamalarda ücretten 35 sent kesiyordu. Bu alanın en iyileri bir saat içinde 1200 civcivin cinsiyetini yüze 99 doğrulukla saptayabiliyor. Japonya'daki bazı süper kahramanlar iki civcivi aynı anda elinde tutup incelemesini öğrenerek sayıyı saatte 1700 civcive çıkarmayı başardılar.

Araştırmacılar tarafından çapraz incelemeye alındıkları zaman bile, bir civcivin dişi diğerinin erkek oluşu hakkındaki nedenleri ortaya çıkaramıyorlar. Profesyonel cinsiyet saptayıcılarının uyguladıkları sanat açıklanamıyor. Kendileri de açıklayamıyorlar, bir çeşit önseziye sahip olduklarını söylüyorlar. Bir civcivin poposuna bakınca sıradan bir insanın kesinlikle göremeyeceği şeyleri görüyorlar. Şimdi iyi de civcivlerin cinsiyetinin saptanmasının benim belleğimle ne ilgisi var? Yakından ilgisi var.


Yukarıda anlatılan olayda olduğu gibi uzmanların beyinler çok daha farklı çalışıyor. Psikolog ve bilim adamları insan beynini incelerken uzman beynin farklılıkları üzerine saptamalar yaparak bir sentez çıkardılar. Deneyimli Swat üyeleri ile yeni mezunlar arasındaki durumu doğru okuyup doğru tepki verme testi ve satranç uzmanlarının ön ve parietal kortekslerinin oyun esnasındaki durum tepkileri vb. gibi daha sıradan örnekler vermek mümkün... Uzmanlar kapsamlı bilgilerine dayanarak durumu yorumluyorlar. Bu konunun uzmanlarına göre ise, bizlerin uzmanlık dediği şey, aslında "muazzam miktarda bilgi, modele dayalı geri çağırma, bağlantılı alanda kazanılan yıllarca sürmüş deneyimlerin planlama mekanizması.. Dolayısıyla, bir bellek uzmanlığın özüdür.
**

Sıklıkla belleğimizden, gelen yeni bilgileri depoladığımız ve gerektiği zaman eski bilgileri çekip aldığımız bankalar gibi söz ederiz. Ama bu benzetme belleklerimizin gerçek çalışma yolunu yansıtmıyor. Belleklerimiz her zaman bizimle birliktedir, sürekli bir geri iletim döngüsünde duyularımızdan gelen bilgilerle biçimlenir ve bilgileri biçimlendirir. Gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız her şey geçmişte gördüğümüz, duyduğumuz ve kokladığımız şeylerle değişimden geçer.


kn: Einstein ile ay yürüyüşü, Joshua Foer

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

McDonald's ın vizyonu

A brief history of McDonald's

Ultimate Loyalty Statistics