Hatırlamak mı yetenek, unutmak mı eksiklik?
http://www.ntvmsnbc.com/id/25384684/
"10 yıldır hiçbir şey unutmayan adam"
Bu haber özellikle kilit bir soru ile konu hakkında
masaüzerinde dağınık duran düşüncelerimi düzenledi, ve yazma ilhamı verdi.
Tabiki bu haberin yanında akıla gelen sorunun bu tepkime etkisi büyük... -soru:
Hatırlamak mı yetenek, unutmak mı eksiklik?- Sokrates'in de övgüyle durduğu
gibi, soru soranın gücü şekillendirdiğini daha farklı biçimde görmüş olduk.
Hatırlıyor olmak daıma ıyıdır derım.. onemlı olan duyguları
sureklı tadıp tanımlıyor olarak giderek aşırılıktan, takıntılıktan uzaklaşmış
biçimde yaşamımıza ait olaylara olgunlukla, ders alarak bakabilmektir. Ancak
psikolojikman da unutabiliyor olmamız sayesinde kendimizi daha rahat
hissedebiliyor ve dolayısıyla yukarıda bahsettiğim kişisel gelişimimize
-olgunluğa- ulaşabiliyoruz. Velhasıl, bu iki kutup arasında terazinin
kefelerini dengede tutabilmeliyiz.. kavram fena olmadı gıbı..
İlerlersek,
Hatırlamak çok önemli bir durumdur. Bu sayede biri
tecrübenin pek çok alanda faydasını görebilir, detaylarda çok başarılı
olabilir. (bakınız, chicken sexist örneği... -insan zeka yapısının tecrübeler
üzerine ilerlediğini ve uzmanların bellekteki bilgi sayesinde başarılı
olduklarını gösteren kavramsal deneyler ve açıklamalar... Civciv uzmanları
yazım...-
Ancak unutmanın faydaları da önemlidir. Nitekim hiçbirimiz
herşeyi planladığımız gibi veya olabilecek en iyi haliyle yapmıyoruz. Herkesin
unutmak isteyeceği tecrübeleri ve hatta kimilerinin keşke olmasaydı diyeceği
hatırlamak bile istemeyeceği tecrübeleri vardır. Unutmak burda devreye girer ve
tedavi eder gibi görünür. Gerçekten unutan insanların konu ile yüzleşmiş
gerekli olgunluğa ulaşmış biçimde o sorunun çıktığı anki zihinsel ve duygusal
düzeyinin üzerine çıkmış olması
gerekmektedir. Normal şartlar altında unutma kavramı daha çok engellenen
isteklerin olumsuz kaygı ve sonuçlarının düğümlerinden oluşan zamanla birlikte
kabuk bağlayan içinde iltihap olan yaralardır. İltihaplar kişisel anlamda
farkındalık sağlamadıkça geçmez ve nitekim üzerine bastırdıkça rahatsızlık
verecek, acı duyulacaktır.
Diğer yandan temel strüktürde unutma özelliği bizlere durumlar içerisinde bir tür yarayı iyileştirme, pansuman yapma sağlar. (Örnek: uykunun bilinçaltında faaliyete girip
farklı imgeleri canlandırarak sorun teşkil eden şeyin bilinç üzerine etkisini
azaltması gibi...) Nitekim psikologlara ve psikiyatr lara gidenlerin,
çocukluk anıları kısımlarında sorunlu anıları çok normal anlatmalarının
sebebini budur.
Fakat, gün gelir öyle tecrübeler edinilir ki (yani bilgiler
öyle muntazam bir kompozisyon ve kombinasyonla bir araya gelir ki) kişi
geçmişteki sorunlarını çözecek yeterliğe ulaşır. İşte hatırlamak burda o kişiyi
mental olarak çok daha güçlü kılacaktır diye düşünüyorum.
Bir diğer kısım sürekli hatırlıyor olmak. Bu beyin için bir
yük teşkil eder mi? Hafızanın başarısı pek çok yerde kolaylık sağlıyorken
gereksiz bilgileri elemek nasıl mümkün olur?
Bu soruya hızlıca cevap üretmek gerek, hafıza masa üzerinde duran bir
yığın bilgi deposu gibi değildir. Zihinsel çağırışımlar yaparak, bilgiyi,
zamansal, deneyimsel, duyu organları tasfiriyle, yazar ve/veya sanatçının
zihninden dolanan anlatım biçimi sayesinde bilgiyi alarak zihin ağına işler... Zihin ağı sonsuz çağırışım yapacak kadar büyük bir potansiyele sahiptir. Zihin yapısı gereği kullanıldıkça açılır, bilgiyi rafine hale getirmekte ustalaşır ve diğer bilgileriyle alınan bilginin değerini arttırır. Bilgi kazanıldıkça zihnin performansı artar.
Dostum Can'ın keyifli sohbetinden şekillendirdiğim kadarıyla
aktarmak istedim..
son söz:
Bu da Macchiavelli'yi
haklı kılar: İnsanın trajedisi budur; şartlar değişse de insan yine aynı
tepkiyi verir.
Yorumlar
Yorum Gönder