Bir Yakınma Listesi
Yazım tarihi: 2010
·
Dünya nüfusunun yarıdan fazlası 2 dolarlık gündelik
gelirle yaşamda kalmak zorundadır ki, bu o insanların otuz yıl önceki geliriyle
aynıdır.
·
İki milyondan fazla insan yaşamı kolaylaştıracak
temel olgulardan; elektrikten, temiz sudan, sağlık hizmetlerinden, tapuyla
belgelenmiş mülkiyetten, polis ve itfaye güvencesinden yararlanamadan
yaşamaktadır.
·
Birleşik Devletler Kongresi Ortak Ekonomik
Komite’nin yaptığı çalışmaya göre, Dünya Bankası’nın sponsorluk ettiği
projelerin %55 ile %60’ı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
·
Üçüncü Dünya borçlarını yönetmenin maliyeti, tüm
üçüncü dünya ülkelerinin sağlık ya da eğitim harcamalarından fazladır ve bu
ülkelerin her yıl aldığı dış yardımın iki mislidir. Bu borçların silineceğine
dair yakın zamanda edilen asılsız laflar bir yana, üçüncü dünya borçları her
yıl artmaktadır ve 3 trilyon dolara ulaşmıştır.
·
Bu cesaretlendirici bir rakam değildir. 1996’da
yapılan borç silme görüşmeleri sırasında G7 ülkeleri, IMF ve Dünya Bankası,
Ağır Borçlanma Altındaki Yoksul Ülkeler’in borçlarının %80’e varan oranlarda
silinecepini duyurmuştur, ama 1996 ile 1999 arasında bu ülkelerden yapılan
tahsilatın toplamı %25 artarak 88.6 trilyon dolardan 114.4 trilyon dolara
çıkmıştır.
·
Gelişmekte olan ülkelerin ticaret açığı 1970’lerde
bir milyar dolar mertebelerindeyken, yeni milenyumun başında 11 milyar dolarlık
bütçe açığına ulaşmıştır ve büyümeye devam etmektedir.
·
Üçüncü Dünya ülkelerinin zenginliklerine sahip
olma yönelişi, 1970’lerdeki büyük altyapı gelişimi ve 1990’lardaki özelleştirme
dalgasından sonra öncekinden çok daha fazla yoğunlaşmıştır. Birçok ülkede en
tepede yer alan ve toplumun %1’ini teşkil eden aileler, özel mülkiyetin %90’dan
fazlasını elinde tutmaktadır.
·
Ulusaşırı ticari kuruluşlar gelişmekte olan
ülkelerin üretim ve ticaretinin büyük kısmını denetimi altına almıştır. Örneğin,
dünya kahve ticaretinin %40’ı sadece dört şirket tarafından yapılırken, dünya
ölçeğinde market satışlarının üçte birini otuz süpermarket zinciri elinde
tutar. Bir avuç petrol ve başka yer altı kaynakları üreticisi sadece piyasaları
denetim altında bulundurmakla kalmaz, bu kaynaklara sahip ülkelerin
hükümetlerine de el atar.
·
ExxonMonil 2006’nın ikinci çeyreği için 10.4
milyar dolarlık rekor kar açıkladığı zaman ticari hırs kavramının altı bir kez
daha çizilmiştir. Bir A.B.D. firması tarafından o zamane dek açıklanan en
yüksek kar, Exxon’un 2005’in dördüncü çeyreğine yaptığı 10.7 milyar dolarlık
kardı. Sözü edilen iki dönemde de yükselen petrol fiyatları dünyanın yoksul
halklarının büyük sıkıntılar çekmesine neden olmuştur. Petrol şirketleri vergi
indirimleri, ticaret anlaşmaları ve kendi çıkarlarına çalışan uluslararası
çevre ve iş yasaları aracılığıyla önemli destek almaktadır.
·
A.B.D. şirketlerinin ödenen toplam federal
vergiler içindeki payı %10’dan azdır ki, bu oran 2001’de %20’nin, II. Dünya Savaşı
sırasında %50’nin üstündeydi. Amerika’nın en büyük ve karlılığı en yüksek
şirketlerinin üçte biri yeni milenyumun ilk yıllarının en az üçünde sıfır verdi
ödemiştir. A.B.D şirketleri 2002 yılında İrlanda, Bermuda, Lüksemburg ve
Singapur gibi vergisiz fon sığınaklarında 149 milyar dolarlık hesap
açtırmıştır.
·
Dünya yüzündeki en büyük 100 ekonomik faaliyetten 51’i
ticari kuruluştur ve bunların 47’si A.B.D temellidir.
·
Her gün en az 34.000 beş yaş altı çocuk açlık ya
da önlenebilecek hastalıklar nedeniyle ölmektedir.
·
Birleşik devletler ve Washington’un demokrasi
olarak yutturmaya çalıştığı kimi ülkeler birçok antidemokratik karakteristikler
sergiler: Medya büyük ticari oluşumlar ve devlet tarafından manipüle edilir;
politikacılar varlıklı kampanya destekçileri bulur; kapalı kapılar ardında
seçmenin kilit konumundaki meseleler konusunda bilgilenmemesini sağlayacak
politikalar yapılır.
·
Kara mayınlarının yasaklanması için hazırlanan
uluslararası anlaşma Birleşmiş Milletler’de 142’ye sıfır oyla kabul edilirken,
A.B.D. çekimser kamıştır; aynı A.B.D. 1989 tarihli Çocuk Hakları Konvansiyonu’na,
Uluslararası Biyolojik Silahlar Konvansiyonu’na, Kyoto Protokolü’ne ve
Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulması protokolüne imza atmamıştır.
·
2006 yılında askeri harcamalar yeni bir rekor
kırarak küresel ölçekte 1.1 trilyon dolara ulaşmıştır. Söz konusu rakamın
yaklaşık yarısı A.B.D.’ye aittir ki, bu da Amerikalı her erkek , kadın ve çocuk
başına ortalama 1600 dolar yapar.
·
Birleşik devletler, Dünya Basın Özgürlüğü
listesinde (2002’de 17. sıradayken) 2006 yılında 53. Sıraya yerleşmiştir ve
gazetecilerin hapsedilmesi, yıldırılması nedeniyle Sınır Tanımayan Muhabirler
ve öteki STÖ’ler tarafından çok sert biçimde eleştirilir.
·
A.B.D. ulusal borcu (yani Birleşik Devletler
federal hükümetinin, ülkenin borçlanma enstrümanlarını elinde tutan kredi
kaynaklarına borçlu olduğu para) dünya yüzündeki en büyük borçtur ve 2006 yılı
Ağustos’unda 8.5 trilyon, başka deyişle yurttaş başına 28.500 dolara
ulaşmıştır; her gün 1.7 milyar dolar artmaktadır. Söz konusu borcun büyük
bölümü Japonya, Çin ve AB üyesi ülkelerin merkez bankalarındadır ve bu da bizi
onlara karşı çok nazik bir konuma yerleştirmiştir.
·
A.B.D. dış borçlanması ( yani ülke dışı
unsurlara döviz, mal ya da hizmet olarak ödenebilecek kamu ve özel sektör
borçları toplamı) da dünyada en büyüktür ve 2005 yılında 9 trilyon dolar olarak
tahmin edilmiştir. (Vurgulanması önemli bir nokta: Washington başka ülkelerin
ulusal ve dış borçlarını şirketokrasinin dayatmalarına boyun eğmelerini,
ekonomik yaptırımlar koymalarını ve IMF’nin empoze ettiği şartlara uymalarını
sağlamak için silah olarak kullanılır; ama dünya üzerindeki en büyük borçlu
unsur kendisidir.)
kn: Bir E.T'nin İtirafları serisi
Yorumlar
Yorum Gönder