... bütün toplumun kapalılığıyla, aşk ilişkisinin kapalı olması arasında bir ilişki var.
Aşk ilişkisinin serbestçe dile gelememesi... Bunlar tabii Batı'ya göre; Habermas "kamusal alan" diyor. İnsanlar birbirleri ile konuşuyor, bir demokrasinin olması için hepimizin her şeyi söyleyebileceği özel bir alan gerekiyor ki tam bir demokrasi olsun. Dediği gibi gerçek bir aşk ilişkisinin olabilmesi için de herkesin aşk ile ilgili her şeyi birbirinin gözünün içine bakarak konuşabilmesi lazım. Ama öte yandan bekaret, yasak, kazla erkeğin katiyen yan yana gelmemesi, gelse bile ancak geliyormuş gibi yapması ya da bunların ancak yüzeysel bir batı taklitçiliği düzeyinde kalması da bana kalırsa - kitabımda da biraz bunları göstermeye kalktım- bizim yaşadığımız aşk ilişkilerine bazı özellikler veriyor. Bu kitapta da bunları anlatmaya çalıştım. Ta 70'lerde böyleydi, bugün de çok fazla değiştiğini düşünmüyorum. Taraflar birbirleri ile açık açık konuşamazlar ama bakışlarla, ifadelerle, sessizliklerle, inatlarla, aşktaki iletişim ve gerekli diplomasiyi kurarlar. Bu da özellikle sabır, testten geçirme, deneyden geçirme, niyetinin sağlamlığı, ciddiyetini; sabırla eziyet ederek ve inat ederek anlamak demektir. Bunlar kapalı bir toplumda, bizimki gibi toplumlarda tarafların birbirlerine olan ciddiyetini, aşkın derinliğini sınamak için yapılan şeyler gibi anlatılır. Doğru, katılıyorum ama yalnızca böyle değil. Aslında aşk dediğimiz şeyi yapan da bu diplomasidir.
"kn: Manzaradan Parçalar"
Aşk ilişkisinin serbestçe dile gelememesi... Bunlar tabii Batı'ya göre; Habermas "kamusal alan" diyor. İnsanlar birbirleri ile konuşuyor, bir demokrasinin olması için hepimizin her şeyi söyleyebileceği özel bir alan gerekiyor ki tam bir demokrasi olsun. Dediği gibi gerçek bir aşk ilişkisinin olabilmesi için de herkesin aşk ile ilgili her şeyi birbirinin gözünün içine bakarak konuşabilmesi lazım. Ama öte yandan bekaret, yasak, kazla erkeğin katiyen yan yana gelmemesi, gelse bile ancak geliyormuş gibi yapması ya da bunların ancak yüzeysel bir batı taklitçiliği düzeyinde kalması da bana kalırsa - kitabımda da biraz bunları göstermeye kalktım- bizim yaşadığımız aşk ilişkilerine bazı özellikler veriyor. Bu kitapta da bunları anlatmaya çalıştım. Ta 70'lerde böyleydi, bugün de çok fazla değiştiğini düşünmüyorum. Taraflar birbirleri ile açık açık konuşamazlar ama bakışlarla, ifadelerle, sessizliklerle, inatlarla, aşktaki iletişim ve gerekli diplomasiyi kurarlar. Bu da özellikle sabır, testten geçirme, deneyden geçirme, niyetinin sağlamlığı, ciddiyetini; sabırla eziyet ederek ve inat ederek anlamak demektir. Bunlar kapalı bir toplumda, bizimki gibi toplumlarda tarafların birbirlerine olan ciddiyetini, aşkın derinliğini sınamak için yapılan şeyler gibi anlatılır. Doğru, katılıyorum ama yalnızca böyle değil. Aslında aşk dediğimiz şeyi yapan da bu diplomasidir.
"kn: Manzaradan Parçalar"
Yorumlar
Yorum Gönder