Yenileşim: eski pazarlama methodları vs. sanal veri paylaşımı ve bulut depolama teknolojisi
Yorum: Bugün Hollywood, ve müzik devleri internet üzerinden serbest paylaşımı kontrol etme ve kendi düzenlerini -bulut veri depolamak- ortaya koyma isteğindeler. Müzik piyasası buna bir nevi başladı ama bunun da henüz yetersiz olduğu aşikar.(dinliyiciler arasında yeterince yayılmadığı ve sadece gerçek ilgi sahiplerinin -o grubu yakından takip eden ve bir nevi fan'ı olan kitlenin- daha sık kullanıyor olması söz konusu..) Hoş bu "stream" gibi dahice, sorunsuz ve kullanıcıların gerçekten tüm isteklerini karşılayacak ise talep görecektir. Zorla internet paylaşımını engelleyemeyeceklerine göre, yeni sistemi makul bir fiyata ve kusursuz bir hizmete dönüştürmeleri gerekir. "Stream" milyonlarca oyuncuyu bu şekilde aynı platformda buluşturabildi. Diğer yandan, Gelecek Paulo Coelho'nun pazarlama taktiği üzerinde gelişebilir..(benzer şeyi youtube.com üzerinden yapan müzik grupları var.)
Stream: dünyadaki tüm oyun kullanıcılarının promosyona giren ürünleri ve yeni ürünleri takip ederek sistem içide satın alması ve dilediği zaman kendi sanal arşivinde saklı olan oyunu herhangi bir bilgisayara yükleyerek oynayabilmesi.. Hatta oyunu oynamakta olan arkadaşlarının oyunlarına kolayca dahil olabilmesi.
Bulut depolama: bu kavramın genel adı... Kullanıcılar için oluşturulan sanal veri deposuna satın alınan ürün yüklenerek kullanıcıya özel arşiv oluşturuluyor. Kullanıcı sorunsuz bir biçimde istediği an satın aldığı ürünü tekrar tekrar izleyebiliyor ve internet üzerinden uygun fiyata ilgilendiği yeni ürünleri de arşivine ekleyebiliyor.
***
Paulo Coelho Korsan Oluyor!
Stream: dünyadaki tüm oyun kullanıcılarının promosyona giren ürünleri ve yeni ürünleri takip ederek sistem içide satın alması ve dilediği zaman kendi sanal arşivinde saklı olan oyunu herhangi bir bilgisayara yükleyerek oynayabilmesi.. Hatta oyunu oynamakta olan arkadaşlarının oyunlarına kolayca dahil olabilmesi.
Bulut depolama: bu kavramın genel adı... Kullanıcılar için oluşturulan sanal veri deposuna satın alınan ürün yüklenerek kullanıcıya özel arşiv oluşturuluyor. Kullanıcı sorunsuz bir biçimde istediği an satın aldığı ürünü tekrar tekrar izleyebiliyor ve internet üzerinden uygun fiyata ilgilendiği yeni ürünleri de arşivine ekleyebiliyor.
***
Paulo Coelho Korsan Oluyor!
Brezilyalı yazar Paulo Coelho (Simyacı), kitaplarını web'de
korsan olarak "yayınlıyor". Bu son sözcüğü tırnak içine aldım çünkü,
yazarın yaptığı işi başka sözcükle anlatmak mümkün değil. Çünkü şöyle: Yazar,
yazmış. Yayınevi yayınlamış. Yazar, yayınlanan romanını web'de ücretsiz
yayınlıyor.
Bu, internet-hukuk fay hattındaki deprem bölgesi. Henüz
buraların haritası yok. Eğer sen, Paulo Coelho gibi 100 milyon satmış bir
yazarsan, yayınevin ne yapsın? Yayınevin Harper-Collins bile olsa?
İngiliz Guardian gazetesinde 1 Şubat'ta yazdığı makalede
Coelho, korsanlık konusunda yayıncılara mide krampları geçirten görüşlerini
tekrarladı:
"Korsanlık, bir sanatçının eserini tanıtım görevi
yapabilir. Eğer yazarın fikrini beğeniyorsanız, eserini evinize almak
istersiniz. İyi bir fikrin, korunmaya ihtiyacı yoktur."
Coelho'nun, bu "öte âlem" halleri, 2000'lerden
beri yayıncılık dünyasının karabasanı. Korsan yayıncılığı destekleyen yazar, bu
konudaki görüşlerini ilk kez 20 Ocak 2000'de Münih'de "Sayısal, Yaşam,
Tasarım Konferansı"' nda (DLD) açıklamıştı: "Okuyucularıma bir site
adresi veriyorum ki oraya baksınlar ve kitaplarımı indirsinler. Almancadan
Japoncaya ücretsiz. Neden mi? Yazarlığın başında, herkes seni okusun istersin.
Sonra bundan vazgeçemezsin. İnternetten kitabımı görenler, gidip kitabı satın
alıyor."
Eee? Yayınevi ne olacak? Telif hakkı ne olacak? Hadi, Coelho
zenginlemiş bir yazar, ama ya onun kadar tanınmayan yazarların durumu ne
olacak?
Ama sonuçta, yayınevi de durumdan yararlanıyor. Coelho'nun
okuyucuları, internette okuduklarına, kitap olarak sahip olmak da istiyormuş.
Örneğin Rusya'da satışlar yavaş giderken, yazarımız, romanını internete koyunca
kısa sürede milyonu yakalamış. Bu yolla romanları dünyada 7 yılda 20 milyon kez
indirilmiş. Ve yine, sadece "Simyacı" romanı bu şekilde 2002'ye kadar
bir milyon satmış. Bugüne kadar da toplam 12 milyon! (Aslında yayınevi memnun.
Ama bunu açıkça söyleyecek hâli yok elbette. Ne yani? Korsanlık bize yaradı mı
desin?)
Coelho'nun, yayıncılığı ve telif haklarını tepetaklak eden
yaklaşımı, tipik bir "yıkıcı" inovasyon örneği: Yenilikçilik yapıyor.
Fayda yaratıyor. Hem okuyucuya, hem kendine, hem yayınevine. Ama bunu yaparken,
alışılmışla hiç ilgisi olmayan bir yöntemle yapıyor: Yıkıyor ortalığı.
Coelho, bu işe, korsan paylaşım sitesi BitTorrent'te
başlamış. Sonra "Pirate Coelho" (Korsan) sitesini açmış. Burada siyah
korsan bayrağı önünde, bir gözünde siyah bandıyla görülüyor! Yazarımız,
İsveç'teki
"Pirate Bay" (Korsan Körfezi) yasadışı paylaşım
sitesine yönelik cezai yaptırımlara da karşı.
Acaba Coelho'nun bu stratejisi, zaten kitap okumaya meraklı
olan ve kitaba, bilgiye önem veren kültürlere mi uygun sadece? Örneğin, bizimki
gibi, kitap yayıncılığının cılız rakamlarla döndüğü, genel eğitim düzeyi düşük
bir ülkede geçerli olabilir mi?
Coelho, burnunun dikine gidiyor bu konuda:
"Yayıncılıkla ilgili savaş kaybedilmiştir. Kazanan ve kaybedenleri, oyunun
yeni kurallarına uyumları belirleyecek."
Kn: Edip Eymil Öymen, dünya gazetesi
Kn: Edip Eymil Öymen, dünya gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder