Gizli Şampiyonlar

Şirketler…
İş dünyasının aktörleri…
O aktörler arasında kamuoyunca iyi tanınan, süper starlar var...
En Büyük 500'ün son beş yıldır ciro şampiyonu Tüpraş gibi…
Ya da geçen yılın ihracat şampiyonu Oyak Renault gibi…
Onlar Türkiye'nin yıldız markaları...
Bir de kamuoyunca pek tanınmayan 'yıldızlar' var...
Onlar ciro şampiyonu sayılmazlar...
İhracat sıralamalarında da en tepede değiller...
Çoğu "büyük" olarak nitelenemez…
Daha çok orta boy firmalar…
Ama Türkiye'nin katma değerli üretiminin ve ihracatında önemli payları var...
Birçoğunun pazarı tüm dünya...
Ve o pazarda etkin oyuncular...
Ya pazarlarının liderleri...
Ya da liderliğe koşuyorlar... 
Belki siz onları tanımıyorsunuz...
Ancak Türkiye'de yenileşimin...
Ar-Ge'nin önemli bir bölümünün kaynağı da onlar...
'Marka' değiller…
Kamuoyu tarafından pek bilinmiyorlar...
Az dikkat çeken...
Az tanınan...
Hatta eğer doğrudan iş yapmıyorsanız...
Bizzat iş dünyası için "meçhul" firmalar...
Ama bir o kadar da başarılar...
Onlar "Gizli Şampiyonlar..."
Prof. Dr. Hermann Simon...
Ünlü kitabı "Hidden Champions" (Gizli Şampiyonlar) 1996'da yayımlandı…
Harvard Business School Press tarafından…
1997'de ise Almanca olarak….
"Die heimlichen Gewinner" adıyla...
Türkçesi ile "Gizli Galipler"...
Prof. Simon'un dünya çapında ses getiren araştırması Türkiye'de ise, "Dünyadaki En Başarılı Gizli Şampiyon Şirketler" adıyla 1999 yılında yayımlandı...
Beyaz Kitaplar tarafından...
Editörü 21 yıl Almanya'da çalışmış olan Dr. Savaş Tümiş'ti...
Peki ya Türkiye'nin gizli şampiyonları?
Bu konuda, bugüne kadar, sınırlı birkaç makale ve akademik çalışma dışında kayda değer herhangi bir adım atılmadı… 
Taa ki, arkadaşlarımız bu konuya el atana kadar…
Türkiye'nin Dünya Liderliğine Koşan Firmaları: Gizli Şampiyonlar çalışmasıyla…
Gazeteniz DÜNYA, Türkiye'de bu alanda bir 'ilk'e imza attı…
Prof. Simon dünyadaki gizli şampiyonları belirlemek için binlerce şirketi taradı...
Bunların 500'ünü "Gizli Şampiyon" ilan etti...
DÜNYA'nın Türkiye'nin gizli şampiyonlarının belirlemek için hazırladığı bu çalışmada ise, kısa başarı öyküleriyle 135 firma yer alıyor...
"Gizli Şampiyonlar" çalışmamızda;
Dünya liginde yarışanlara...
Pazar liderlerine...
İlklere imza atanlara...
Alanında tek güç olanlara…
Liderliğe koşanlara...
Ve fark yaratanlara yer verdik...
Profesör Hermann Simon, çalışmasında dünya çapında gizli şampiyonlara ilişkin çeşitli örnekler verir...
Gizli şampiyonlara ideal bir örnek olarak verdiği firmalar arasında Villeroy&Boch da vardır... Simon, "150 yaşındaki dünya seramiğinin lideri" diye tanımladığı Villeroy&Boch'un şirket felsefesine ve hedeflerine ilişkin firma yetkililerinin ağzından şu görüşleri aktarır:
"Hiç bir zaman çabuk erişilen başarılar ile değil, devamlı uzun vadeli sonuçlarla ilgilendik. Her zaman pazarımızdaki en büyük ölçekli şirketlerden biri olmayı istedik… İlke olarak en büyük olmayı..."
Biliyorsunuz, Villeroy&Boch'u Eczacıbaşı satın aldı...
Dünyanın en eski seramik markası Villeroy&Boch AG'nin karo seramik alanındaki iştiraki V&B Fliesen GMBH'ın yüzde 51 hissesi 2007 yılından bu yana Eczacıbaşı Topluluğu'nun bir parçası...
Eczacıbaşı, Villeroy&Boch'un karo bölümünü alırken, "uluslararası pazarlardaki gücünü ve etkinliğini artırmayı" hedefliyordu.
Bugün, Villeroy&Boch'un Karo Bölümü'nün tüm üretim ve pazarlama faaliyetleri Eczacıbaşı Topluluğu tarafından yürütülüyor...
Dünya değişiyor…
Hem de hızla…
Prof. Simon'un 1996'da ilan ettiği gizli şampiyonlar gelişmiş ülkelerdeki firmalardan oluşuyordu...
Halen de önemli ölçüde öyle… 
Ancak inkar edilemez bir gerçek var:
Bugün dünya pazarında liderliğe oynayan birçok firma gelişmekte olan ülkelerden gelenler… 
Türkiye de, biraz gecikmeyle de olsa, son yıllarda bu kervana katıldı…
Prof. Simon'ın araştırmalarına başladığı 80'li yıllar, DÜNYA'nın hazırladığı "Gizli Şampiyonlar" çalışmasında yer alan birçok firmanın kurulduğu yıllardı...
Türkiye'nin gizli şampiyonlarının temelleri o tarihlerde henüz atılıyordu...
Her biri Villeroy&Boch kadar uzun süre "şampiyon" kalabilir mi, bilmem...
Ancak görünen o ki, 21. yüzyılın şampiyonları farklı olacak...
Beklentimiz, dünya liderliği için yarışan o şampiyonlar arasında Türkiye'den daha çok firmanın yer alması...
Türkiye'nin Dünya Liderliğine Koşan Firmaları: Gizli Şampiyonlar çalışmamızın tüm abonelerimize dağıtımına başlandı…
Umuyorum, içerisinde yer alan esinlendirici başarı öyküleri KOBİ'lerimiz için birer başarı modeli olacak…
Ve yeni şampiyonların ortaya çıkmasına katkıda bulunacak…
"Gizli şampiyonlar"ın ortak özellikleri…
Gizli Şampiyonlar çalışması için, Türkiye'de alanında lider ya da liderliğe koşan birçok başarılı firması ile görüşmeler yapıldı. Bu çalışmadan çıkan ortak özelliklerişöyle özetlemek mümkün:
1)Güçlerini "tek ve dar bir alan"a odaklıyorlar...
Moda deyimiyle tek bir nişe...
Niş, Fransızca kökenli "niche" sözcüğünden Türkçeye geçmiş…
Mimari bir terim…
"Duvar oyuğu" anlamına geliyor…
Daha çok da "heykelin duvarda oturduğu kovuk" anlamına…
oldukça eski dönemlerden beri bilinen bir kavram…
İzmir Selçuk'taki Efes ören yerini gezenler oradaki Celsus Kütaphanesi'nde örneklerini görebilirler…
Biyolojide niş, bir canlının varlığını sürdürebileceği yaşam alanını tanımlıyor...
Ekonomide ise bu sözcük "pazar boşluğu" anlamında kullanılıyor...
Ya da "pazarda dar odaklanma…"
Niş pazar, bir sektörün içinde belli bir konuya odaklanmış pazar anlamına geliyor…
İşte Gizli Şampiyonlar da tam bunu yapıyor...
Örnek verelim…
Sektörümüz tekstil olsun…
Bizim 'gizli şampiyon' büyük olasılıkla, özel kumaştan dağcılık sporuna yönelik t-shirt'ler üretiyordur…
Tüm güçlerini…
Kaynaklarını…
Girişimcilik yeteneklerini… 
Yüksek kazanç sağlayabilecekleri, belli darlıkta ve derinlikte tek bir pazar boşluğuna odaklıyorlar...
O pazarda da bir veya bilemediniz iki ürüne yoğunlaşıyorlar...
Başka birçok başarılı şirketten farklı olarak, belli bir büyüklüğe ulaştıktan ve farklı alanlara yatırım yapabilir pozisyona geldikten sonra bile bu 'çekirdek' yeteneklerine sadık kalıyorlar...
Onlara göre iş, nişte...
2)Pazarlarını "tüm dünya" olarak belirliyorlar...
Birçoğu önce bulunduğu bölgede, sonra ülke pazarında bir numara olmayı hedefliyor...
Daha sonra ise Avrupa ve dünya...
Bu çalışmada, iç pazarın lideri 'gizli şampiyonlar' da yer alıyor...
Ama değişmeyen birşey varsa, o da, gizli şampiyonların eninde sonunda küresel pazara yönelmeleri...
'Mahalli lig' onlara yetmiyor...
Türkiye'nin Gizli Şampiyonları'nın çoğu ihracatçı...
Kayda değer biçimde gelirlerinin önemli bir kısmını da ihracattan sağlıyorlar...
Birçoğu kaliteli ve hesaplı parça ve ara malı üreten Türkiye'nin Gizli Şampiyonları, dünyanın en büyüklerine tedarikçi olmayı başarmış durumda...
3)Hedeflerinde "en iyi" olmak var...
Gizli şampiyonlar, ne üretiyorlarsa üretsinler, öncelikle o ürünlerinin piyasanın en iyisi olmasını hedefliyorlar...
Hedefleri yüksek...
Vasatla yetinmiyorlar...
Genel kuralları, "az olsun, öz olsun" ile özetlenebilir...
Az sayıdaki üründe...
Hatta tek bir üründe en iyi olmayı başardıklarında, gerisi kolay geliyor...
4) Ana hedefleri "pazar liderliği"...
Gizli Şampiyonların hedefleri açık:
Pazar lideri olmak...
Piyasanın "en iyisi olma" çabalarının amacı da bu...
Prof. Simon, "Gizli şampiyonların ana hedefi pazar liderliğinden başka bir şey değildir" diyor...
Liderlikten kasıt; pazarda en büyük paya sahip olmak...
Bu Türkiye'nin gizli şampiyonları için de geçerli...
Mümkünse rakiplerinin olmadığı alanları tercih ediyorlar...
Bu çalışmada yer alan gizli şampiyonların başarı öykülerini okurken satır aralarında buna tanık olacaksınız...
Bizim gizli şampiyonlarımızın da hedefi sektörlerinde "bir numara" olmak...
Ve mümkünse o sektörde "tek tabanca" olarak yalnız kalmak...
5)Yenilikçiler ve Ar-Ge'ye önem veriyorlar...
Türkiye'nin gizli şampiyonlarının hemen hepsi Ar-Ge'ci...
Birçoğunun gelişiminde TÜBİTAK ile ortak yürütülen projeler var...
Önemli bir kısmının yolu teknoparklardan geçiyor...
Ar-Ge ve yenilikçilik onlara önemli rekabet avantajı sağlıyor...
Biraz da bunun bilinciyle Ar-Ge'ye yatırdıkları para birçok şirkete kıyasla çok daha yüksek...
Bu çalışma çerçevesinde temas ettiğimiz şirketler arasında bir ölçüm yapmamız mümkün olmadı...
Ancak onların beyanlarına ve bizim gözlemlerimize göre;
'Gizli Şampiyonlar'ın ağırlıklı kısmı elde ettikleri gelirin yüzde 10'unu araştırma ve de özellikle geliştirme çalışmalarına ayırıyor...
Bu da istatistiklere göre hala yüzde 1'i bile bulmayan Türkiye ortalamasının çok üstünde...
6) Çalışmaları "müşteri odaklı"...
Gizli şampiyonların birçoğu pazarlarının lideri...
Böyle oldukları için müşterileri karşısında çok güçlü oldukları düşünülebilir...
Ki, bu büyük ölçüde doğru da...
Müşterilerinin çoğu onlara bağımlı...
Ancak, gizli şampiyon da olsalar rekabetten muaf değiller…
Ve bugünkü dünyada lider kalmak kolay değil...
Müşterileri ile yakın ilişki kurmak gizli şampiyonların önemli bir özelliği…
Hatta rahatlıkla söyleyebiliriz ki; uzun vadeli müşteri ilişkileri en güçlü yönlerinden biri...
Müşterilerini bire bir tanıyorlar...
Hatta çoğunlukla müşterilerinin çocuklarını da...
Tabii, dostluğun ötesinde, işleri gereği müşterilerine yakın olmak durumundalar...
Çünkü, gizli şampiyonların birçoğu özel çözümler gerektiren işlerle uğraşıyor ve bu nedenle sık sık müşterileriyle bilgi alışverişinde bulunuyor... 
7) Disiplinli fakat "katılımcı bir yönetim" benimsiyorlar...
Türkiye'nin Gizli Şampiyonları'nın kurucuları genellikle 'teknik' vasfı olan girişimciler... Önemli bir bölümü mühendis...
Disiplinliler...
İşlerini iyi bilmekten kaynaklanan güçlü liderlik örnekleri veriyorlar...
Ya aile içinde birkaç kardeşin ya da yakın iki-üç arkadaşın biraraya gelmesiyle kurulmuş işletmeler...
Ekip çalışmasına daha yatkınlar...
Belki de bu özellikleri nedeniyle, teknik verimlilik ile sosyal verimlilik arasında dengeyi sağlamakta başarılılar...
Birçoğu yabancı şirketlerle önemli iş ve çözüm ortaklıkları içinde...
Bunun da etkisiyle, yönetimde söz ve karar yetkisini hem firma içinde hem de dışında daha fazla paylaşıyorlar...
8) Vasıflı çalışana önem veren "orta boy" firmalar...
Gizli şampiyonlar ağırlıklı olarak 'orta boy' firmalardan oluşuyor...
Aralarında 'büyük'ler de var...
Bazıları tedarik zincirinin üst bölümünde yer alıyor...
Bir kısmı ise değer zincirine atlamış durumda; satış sonrası servis de veriyor...
Ancak boyutları ne olursa olsun, gizli şampiyon şirketlerde istihdam sayısı çok yüksek değil...
Birçoğunda çalışan sayısı, fason iş yapan orta boy bir tekstil firmasında çalışanın onda biri...
Az sayıda ama bilgi düzeyi yüksek, vasıflı elemanları istihdam ediyorlar...
Edindiğimiz izlenim, bu konuda "ucuzcu" olmadıkları...
Bu firmalarda ücret düzeyi görece yüksek...
Kilit elemanlarına diğer şirketlere göre daha iyi ücretler veriyorlar...
KOBİ'lerin ihracatını geliştirme toplantısından bir ayrıntı:
LOT Number: 3302004917Y11070…
Item No: 55834…
Made in P.R.C…
Şimdi başlığa baktınız, nedir bu diye merak ediyorsunuz…
Hemen anlatıyorum:
Geçen hafta perşembe günü Ankara'daydım…
Yazarımız Şefik Ergönül ile birlikte…
KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi'nin toplantısına katıldık…
Proje, Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından eş finansmanla yürütülüyor…
Amaç, Türk KOBİ'lerinin iş kümeleri oluşturarak uluslararası piyasalarda etkin rekabet edebilmeleri…
Proje, bu amaç için stratejik ve altyapı desteğini hazırlayacak…
Çorum, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun ve Trabzon'un pilot il olarak seçildiği projeden en az 400 KOBİ'nin faydalanması amaçlanıyor…
Projeyi Dr. Julia Djarova anlattı…
ECORYS Yönetim Kurulu Başkanı…
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Müsteşar Tibor Varadi bilgiler verdi…
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış…
Türkiye'nin pozisyonunu ortaya koydu…
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan…
Stratejiyi ve hedefleri anlattı…
Gazeteniz DÜNYA da haberi sürmanşetten verdi…
"KOBİ'leri dünyaya açacak proje" başlığı ile…
Görünen o ki, proje iyi kurgulanmış…
Perspektif sağlam…
Hedef doğru…
Dr. Djarova'nın üstüne basa basa teşekkür ettiği gibi, Ekonomi Bakanlığı uzmanları iyi çalışmış…
Özellikle de bakanlığa bağlı İhracat Genel Müdürlüğü…
Koordinasyon direktöründen uzmanına…
Proje göz dolduruyor…
Gelgelelim…
Hani "şeytan ayrıntıda gizlidir" derler ya…
Basın toplantısı bitti…
Sayın bakanlarla, Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilileriyle, dostlarla ayaküstü sohbet, birlikte yemek filan derken, çıktık toplantıdan…
Çıkışa bir masa kurulmuş…
Ayrılanlara küçük beyaz bir kutu veriliyor…
İçinde, termos fincanlar var…
"Termos mug" diyorlar…
Görevli benim elime de bu kutulardan birini tutuşturdu…
İlk anda dikkatimi çekmedi…
Sonra baktım, üzerinde yazılar var…
Küçük puntoyla basılmış…
Hani yazının başlığında gördüğünüz o kodlar…
P.R.C…
Kimi Çin mallarında bir süredir "Made in China" yerine bu kısaltmayı kullanıyor…
Nedeni konusunda rivayetler muhtelif…
P.R.C; Çin'in resmi adını oluşturan üç kelimenin ilk harflerinden oluşuyor:
People's Republic of China…
Yani Çin Halk Cumhuriyeti…
Ürettiği ürünlerin üzerinde bu adı kullanmasından doğal bir şey yok…
Ama kimi yorumlar, Çin'in bunu bir dönem "ucuz ve kalitesiz" olarak ünlenen ürünlerinin prestij kaybına karşı kullanıyor…
Özellikle de ABD ve pek çok ülkede milyonlarca Çin malı oyuncağın toplanmasının ardından…
Deniyor ki, Çin, "Made in P.R.C" damgasını kullanarak, "Made in China"ya karşı tüketicinin önyargılarını aşmanın yeni bir "cinliğini" buldu…
Neyse sözü çok uzatmayalım…
Kendi meselemize dönelim…
Hasılı bize, Türk firmalarının ihracat hamlesi stratejisinin açıklandığı toplantıda dağıtılan termos mug'lar Çin malıymış…
Üzerinde de KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi yazıyor…
Amacım, bunun üzerine uzun uzun yorumlarda bulunmak değil…
Ama ayrıntılara dikkat etmekte de fayda görüyorum…


kn: Hakan GÜLDAĞ- Dünya Gazetesi, 02/08/2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

McDonald's ın vizyonu

Ultimate Loyalty Statistics

A brief history of McDonald's